Перевод: со всех языков на все языки

со всех языков на все языки

damarına basmak

  • 1 damarına basmak

    а) де́йствовать на не́рвы кому, раздража́ть кого
    б) заде́ть за живо́е

    Türkçe-rusça sözlük > damarına basmak

  • 2 damarına basmak

    rub smb. up the wrong way

    Turkish-English dictionary > damarına basmak

  • 3 damarına basmak

    to tread on one's corns, to exasperate

    İngilizce Sözlük Türkçe > damarına basmak

  • 4 can damarına basmak

    заде́ть за живо́е

    Türkçe-rusça sözlük > can damarına basmak

  • 5 can damarına basmak

    to touch sb on the raw

    İngilizce Sözlük Türkçe > can damarına basmak

  • 6 rub smb. up the wrong way

    damarına basmak, gıcık etmek, sinir etmek, tersine gitmek

    English-Turkish dictionary > rub smb. up the wrong way

  • 7 rub smb. up the wrong way

    damarına basmak, gıcık etmek, sinir etmek, tersine gitmek

    English-Turkish dictionary > rub smb. up the wrong way

  • 8 damar

    1) анат. сосу́д; ве́на; жи́ла, [про]жи́лка
    2) [про]жи́лка (в дереве, камне и т. п.)

    yaprak damarıбот. [про]жи́лка

    3) геол. жи́ла

    zengin bir altın damarı — бога́тая золотоно́сная жи́ла

    4) перен. нрав, хара́ктер; черта́ хара́ктера

    damarı bozuk — с дурны́м хара́ктером, по́длый, ни́зкий

    damarı tutmak — а) проявля́ть свой [дурно́й] хара́ктер; упря́миться, капри́зничать; б) быть в гне́ве, си́льно серди́ться; рвать и мета́ть

    damarı tuttu — он рассерди́лся, он разозли́лся

    zayıf damarı — сла́бое ме́сто (кого-л.)

    babasının damarına çekmiş — он [по хара́ктеру] весь в отца́

    5) разг. жи́лка, скло́нность (к чему-л.)

    hasislik damarı — проявле́ние жа́дности; скло́нность к жа́дности

    şairlik damarı — поэти́ческая жи́лка

    -ın damarına basmak — а) раздража́ть кого; де́йствовать на не́рвы кому; б) заде́ть за живо́е; наступи́ть на больно́е ме́сто

    -ın damarını bulmak — а) име́ть (найти́) подхо́д к; кому; уме́ть ублажа́ть кого; б) найти́ сла́бое ме́сто у кого

    damarı çatlak или damarı çatlamış — бессты́жий, на́глый

    -ın damar ına dokunmak = damar ına basmak —

    Büyük Türk-Rus Sözlük > damar

  • 9 damar

    1) анат. сосу́ды, ве́на, [про]жи́лка

    damar atmak — пульси́ровать

    kan damarı — кровено́сный сосу́д

    lenfa damarı — лимфати́ческий сосу́д

    2) прожи́лка (в дереве, мраморе и т. п.)
    3) геол. жи́ла

    altın damarı — золотоно́сная жи́ла

    petrol damarı — нефтено́сная жи́ла

    4) перен. нрав, нату́ра, хара́ктер

    damarı tutmak — а) проявля́ть свой [дурно́й] хара́ктер; б) быть в гне́ве, рвать и мета́ть

    babasının damarına çekmiş — он [по хара́ктеру] весь в отца́

    zayıf damarı — сла́бое ме́сто

    5) разг. жи́лка, скло́нность ( к чему)

    hasislik damarı — скло́нность к жа́дности

    şairlik damarı — поэти́ческая жи́лка

    ••
    - damarını bulmak
    - damarına girmek
    - damar kabarmak
    - damarları kabarmak
    - babalık damarı kabardı
    - damarı kurusun!

    Türkçe-rusça sözlük > damar

  • 10 can damarı

    1) жи́зненно ва́жный
    2) уязви́мое ме́сто
    ••

    Türkçe-rusça sözlük > can damarı

  • 11 tick (someone) off

    ((American) (slang) to make someone angry: He really ticked me off; It ticks me off when you speak like that.) kızdırmak, damarına basmak

    English-Turkish dictionary > tick (someone) off

  • 12 tick (someone) off

    ((American) (slang) to make someone angry: He really ticked me off; It ticks me off when you speak like that.) kızdırmak, damarına basmak

    English-Turkish dictionary > tick (someone) off

  • 13 can

    "1. soul. 2. life. 3. person, individual. 4. energy, zeal, vigor; vitality, strength. 5. dervish orders brother, friend; disciple. 6. dear, lovable. -ım 1. darling, honey, my dear. 2. my dear fellow; my dear lady (often used in reproach or objection). 3. precious, lovely. -ı acımak to feel pain. -ına acımamak to live without thinking of one´s own comfort. - acısı acute pain. -ını acıtmak /ın/ to cause (someone) acute pain. -ı ağzına gelmek to be frightened to death. - alacak nokta/yer the crucial point. - alıp can vermek to be in agony; to be in great distress. -ını almak /ın/ to kill. - arkadaşı close companion, intimate friend. - atmak /a/ to desire strongly, want badly. -ını bağışlamak /ın/ to spare (someone´s) life. - baş üstüne! I´ll do it gladly!/Gladly! -la başla çalışmak to put one´s heart into a job, work with determination and enthusiasm. - benim canım, çıksın elin canı. colloq. I´ll look out for number one. - beslemek to feed oneself well. -ından bezmek/bıkmak/usanmak to be tired of living. - boğazdan gelir/geçer. proverb One cannot live without food. - borcunu ödemek to die. -ı burnuna gelmek 1. to be overwhelmed with trouble. 2. to be fed up. -ı burnunda olmak to be worn out, be exhausted. - cana, baş başa everyone for himself. -a can katmak to delight greatly, increase one´s pleasure. -ı cehenneme! To hell with him! -ını cehenneme göndermek /ın/ colloq. to kill. -ım ciğerim my darling. - çabası the struggle to support oneself. -ı çekilmek to feel exhausted. - çekişmek to be dying in agony. -ı/gönlü çekmek /ı/ to long (for). -ını çıkarmak /ın/ 1. to wear out, tire. 2. to wear (something) out. -ı çıkasıca/çıksın! May the devil take him! -ı çıkmak 1. to die. 2. to get very tired. 3. to get worn out. - çıkmayınca/çıkmadıkça/çıkar huy çıkmaz. proverb People never change. - damarı vital point, most sensitive spot. - damarına basmak /ın/ to touch on the most sensitive spot of (someone, something). -ını (bir yere) dar atmak just barely to make it to (a safe place). - dayanmamak /a/ to be intolerable. -ına değmek /ın/ 1. to please greatly. 2. to cause joy to the spirit (of a deceased person). - derdine düşmek to struggle for one´s life. “-ım” dese “canın çıksın” diyor sanmak to hear “darling” and understand “damn you.” - direği sound post (of a violin). -ını dişine takmak to make a great effort, put one´s back into it, go all out, give it one´s all. - dostu dear friend. -ına düşkün (one) who takes good care of himself. - düşmanı mortal enemy. - evi 1. the upper part of the belly. 2. heart. 3. the vital spot. - evinden vurmak /ı/ to attack (a person) where he is most sensitive and vulnerable. -ına ezan okumak /ın/ slang to kill, destroy. - feda! Wonderful!/Superb! -dan geçmek to give up the ghost. -ına geçmek/ işlemek/kâr etmek /ın/ to touch (someone) to the quick. - gelmek /a/ to be refreshed, revive. -ı gelip gitmek to have fainting spells. -ı gitmek to worry about the safety and well-being of someone or something. - halatı naut. life line. - havliyle in a desperate attempt to save one´s life. -ımın içi my darling. -ının içine sokacağı gelmek /ı/ to feel a strong wave of love (for). -ı ile oynamak to do dangerous things. -ı istemek /ı/ to desire. -ın isterse. If you like./I don´t care. - kalmamak /da/ to have all the life drained out (of). -a kasıt law intent to murder. -ına kastetmek /ın/ to plot against (someone´s) life. - kaygısına düşmek to fight for one´s life. -ına kıymak 1. /ın/ to kill without pity. 2. to commit suicide. 3. to wear oneself out. - korkusu fear of death. - kulağı ile dinlemek to be all ears; /ı/ to listen intently (to). - kurban! colloq. How wonderful! -ını kurtarmak 1. to save one´s life. 2. /ın/ to save (someone´s) life. - kurtaran yok mu! Help!/Save me! -ına/-ıma minnet! colloq. What more could one want!/So much the better! -ına okumak /ın/ 1. to harass. 2. to destroy, ruin. - pahasına at the risk of one´s life, a

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > can

  • 14 touch a sore spot/point

    damarina/bam teline basmak

    English to Turkish dictionary > touch a sore spot/point

См. также в других словарях:

  • damarına basmak — birini, duyarlı olduğu bir konuda kızdırmak En ufak şeye kızan insanın damarına basarlar. P. Safa …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • can damarına basmak — (bir kimsenin) bir işin en önemli yönü üzerinde durmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • cin damarına basmak — kişiyi çok sinirlendirecek söz söylemek, çileden çıkarmak İnadıma iş yapmasın, dokunmayım hatırına. Cin damarıma niye basıyor? O. Kemal …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • damar — is., anat. 1) Canlı varlıklarda kanın veya besleyici sıvıların dolaştığı kanal Alnında ve şakaklarında şişen damarlar ağrıyordu. P. Safa 2) Mermerde, bazı taşlarda ve tahta kesitlerinde renk ayrılığı gösteren dalgalı çizgi 3) Başka türden… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • can damarı — is. En önemli veya hassas nokta, bir şeyin yaşaması için en önemli araç Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller can damarına basmak can damarından yakalamak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • cin — 1. is., İng. gin Buğday, arpa, yulaf vb.nden elde edilen ve ardıçla kokulandırılan bir tür alkollü içki, ardıç rakısı Birleşik Sözler cin darısı cin mısırı 2. is., din b., Ar. cinn 1) Dinî inanışa göre duyularla kavranamayan, insanlar gibi irade… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»